Posts

Showing posts from January, 2013

Kant'ı Üzmek İstemedim

Kararsız bir insan söz konusu, kendini şaşkınlığa teslim etmiş. İki zıt karar, Terazinin iki köşesinde Dengeyi ha buldular ha bulacaklar, Hangisinin işi daha zor bilinmez. Ortada bir dilemma, Ahlaki değil bu sefer. Belki bireysel ahlak, belki kendine saygı. Belki olmayan şey ise Ortadaki dilemma bir de kişi. Kişisel dilemma olmalı! Yanlış yapmanın korkusu, Atılan ürkek adımlarla uyumlu, Karışmaya çalışıyor bazen oluyor            ya da olmuyor. Çabaladı ya, yeter. Herkes ondan çabalamasını bekliyordu zaten. Beklenmedik olan ise Ürkek adımlardan bir tanesi Hem ürkek hem küçük olanlardan biri, Belki de en ürkeği, en küçüğü. Tüm uzaklıkları aşıyor, Zamansalı                  ya da mekansalı umursamadan. Beklenmeyeni yapıyor, içten içe beklendiğini bilerek. İşte insan dediğimiz hayvan hayatına böyle başlıyor. Birinci, ikinci Belki bilmem kaçıncı. İlkine ya da sonuncuya, Öyle ...

Pathetic

Ah, kendini mantığa teslim etmiş insan! Saklamaya çalışıyorsun, evet    ama beceremiyorsun. Ya hissetmenin ne demek olduğunu bilmiyorsun, ya da tekrar hissetmekten korkuyorsun. Ya hiç tanışmadın onunla, ya da gerekenden fazla yakınsın ona. Yanmak mı, üşümek mi? Neden bu kadar soğuksun anlaşıldı. Bakıp da görmeyen gözlerin, ketum suratın... Hepsi anlaşıldı şimdi. En acınacak halde olan da sensin biliyor musun? O sert duruşunun altında tek bir savunmanın olmadığını bilmek, ah! Gerçekten zor olmalı. İnsanları kırdığını, üzdüğünü zannederken, bir kalp daha kırdım diye hayıflanırken kendi durumundan bihaber. Acımasız olanın sen olduğunu sanıyorsun. İnsafsız olan sensin, soğuk olan, mesafeli olan sensin. Ah, kim senden fazla yanılabilir ki? Ya sütten ağzın yanmış ya da hiç tatmamışsın bile. Tadamamışsın belki de. Bir de gelip bu halinle mantıklı olduğunu sanıyorsun. Acımasız olduğunu. Kalpler kırdığını... Bu kadar yanılman, bu kadar güçlü sanman kendini....