Posts

Showing posts from March, 2013

A different eye to use

Hayat, eninde sonunda bize hiç çaktırmadan yoluna giriyormuş. Değişik yöntemleri var kendisinin, kendine göre bir zamanlaması var. Planı, programı var. Eğer o senin zamanının geldiğini düşünmüyorsa istediğin kadar çabala. Yaramaz. Sonra bir gün tesadüfen yoluna giriverir, hiç beklemediğin anda. Aşk için böyle diyorlar bir de. Yok, o değil bak. Hepsi hayat işte, aşkı ayrı yere koymak ne diye? Çok özelmiş gibi. One of a kind diyorlar, yok, değil. Hayat konusunda ise, hayat,    kafasında planlı her şey, ne zaman istiyorsa o zaman olacak. Bu kadar basit. Ha, sana ne yapmak düşer o zaman? Şöyle diyeyim,                 Hep çırpınıyorsun ya, Onun yerine biraz bekle. Biraz da boyun eğmeyi öğren                dik durmayı bildiğin kadar.                Ayakları üzerinde durmak yorar insanı, birazcık pes et. Biraz bırak her şeyi, o sürük...

As if it never happened.

Hızlı tüketim çağındayız. Anlatır dururlar ya "Ah eski zamanlarda böyle miydi?!" diye sitem ederek. Eski zamanları bilemesek de, Şu an her şeyin nasıl olduğunu, nasıl da çabucak başlayıp bittiğini biliyoruz. Hepimiz. Hızlı tüketim çağındayız. O yoğun hayatlarımızda maddeselden soyuta ne bulursak hemen tüketip bitiriyoruz.  Her şey o kadar çabuk oluyor ki,  korkumuzdan belki de bir şeyi geçip giderken yakalama ve hemencecik sindirme niyetimiz. Maddeseli bırakın.  Gerçekten, bırakın bir kenara. Artık biz duyguları da hızlı tüketir olmuşuz. Bir gün var, ertesi gün yok. Bir gün tüm yoğunluğuyla yaşanırken ertesi gün "sanki hiç olmamış". Hiçbir şey yaşanmamış, hiçbir şey hissedilmemiş.  Neden hissedilsin ki? Bir gündü onun ömrü, şanslıysak belki bir hafta.  Güldük, eğlendik.  E yeter işte? yetmez mi? Yetmiyormuş. Biz önümüze geleni en kısa sürede silip süpürdükçe  ne kendimizi doyurabiliyormuşuz ne de tatmin oluy...