Posts

Showing posts from April, 2013

Failed again

Çok yanlış yaptın değil mi? çok şeyden pişman oldun, çok kişiyi üzdün, çok "keşke" dedin. Peki bu son dedin mi hiç? Daha kötüsünü yapmam dedin mi, hem daha kötüsü mü var bunun, bundan kötü ne yapabilirim ki dedin mi? Çünkü dediğin an, Daha kötü ne yapabilirim dediğin an hayat seni denemek için, ya da dediğin lafı sana yedirmek için daha kötüsünü yapman için yani kucak dolusu fırsatla geliyormuş sana, kucak dolusu yeni ihtimallerle seke seke kocaman bir gülümsemeyle, ne yapacağını şimdiden biliyorum der gibi, o küstah gülümsemesiyle. Sen sinirlenmeye çalıştıkça o ihtimal daha da çekici o ihtimal daha da dayanılmaz daha fazla önemser oluyor, daha da kalıcı olmak için hazırlamaya başlıyormuş yerini hayatında. Sen uzaklaşmayı denedikçe o ihtimal daha sık karşına çıkmanın yollarını buluyor daha tatlı konuşuyor, daha çok çalıyormuş kalbini. Sen kendinden utanırken o ihtimal kendini öyle bir görünüme sokuyormuş ki hayatına bir kere gelirim der gib...

Shameless

Hayatı detaylara gizlemişler. Kimse görmesin Kimse bilmesin diye, Düşünüp düşünüp Kimse bulmasın diye. Bazen şans eseri Detaya bakanla Görenin farkında anlaşılsın diye Bir çocuğun oyuncağında Oyuncağını kaybeden çocuğun abla diyen sesinde Dudağını büküşünde Annesinin siteminde Bizlerin çaresizliğinde anlaşılsın diye Ufacık yerlere sokuşturmuşlar hayatı. Biz hakkında yazarken çizerken düşünürken Hayatı yerlere göklere sığdıramaz abartırken Ufacık bir noktanın içine saklamışlar onu Fark ettiğimizde olduğumuz yerden Yükseklere bakmış olduğumuz anlardan Oturduğumuz yepyeni koltuktan Aldığımız hizmetten Yediğimiz tatlıdan utanalım diye Hayat o çocuğu karşımızdaki sandalyeye koymuş işte Dudağını büküp gözünü bize diksin diye Değersiz bir oyuncağın peşinde Bütün değerlerimizi sarssın diye. Ah değeri nasıl ölçeceğimizi bir bilebilseydik Hayata bu kadar değer biçmezdik.

How to Learn to be Patient

Bazen çok acele ediyoruz.               Sabır nedir unutuyoruz,                duymuyoruz, görmüyoruz. Diğerleri geçip giderken, arkada kalma korkusuyla atamayacağımız kadar büyük adımları                                       atmaya çalışıyoruz,                                 büyük bir kararlılık ve gözükaralıkla.             Bireyselliği unutup "hepsi" olanın içine karışmaya çalışıyor, onların yaptığının aynısını yapmayı, onlarda olanın aynısına sahip olmayı istiyoruz. Mümkünse onlardan daha evvel. Zaman hepimiz için ayrı işliyor, unutuyoruz. Genelgeçere kaptırıp kendimizi istisnalara gözlerimizi kapıyoruz. O öyleyse,     bizim ne eksiğimiz var?         ...